26 Mart 2014 Çarşamba

SELÇUK'TAN HATIRALAR

Dün akşam uzun yolculuktan sonra Selçuk'tan Ankara'ya döndüm. Ankara çorak ve soğuk geldi. Üzerime kalın mont almama rağmen üşüdüm. Selçuk'ta yürüme mesafesinde topladığım papatyalar aklıma geldikçe üzüldüm. Ankara'da nerede bulurum diye düşündüm.En iyisi resimlere bakmak dedim.

                                         Leylakların dalları  yeşermeden çiçeğe bürünmüşlerdi.
                      Kuşadası'nda yaptığımız gezide denizle özlem giderdik. deniz kenarında çay içtik.
 Çiçekler tüm renkleriyle gözümüze verdikleri ziyafeti kelimelerle anlatmak mümkün olamazdı.Güller açmaya başlamıştı.
Son gün yedi uyuyanlarda dağların arasından kekik topladık. İncirler yaprakları olmadan meyvesini vermişti. Ağabeyim türleri bunların böyle dese de bence havanın sıcaklığı etkilemişti. Dağdan topladığımız kekikleri kurumaya serdim.
Pazardan aldığım otları salata ve kavurmasını yaptım. Şöyle bir geriye baktığımda sıcak havaların, yeşilliğin, tarihi dokunun (bir sonraki yazımda anlatacağım) , rengarenk çiçeklerin bendeki hatırası hiç gitmeyecek. Baharı doyasıya yaşarken  topladığım enerji sayesinde Ankara'da yeni bir haftaya başlarken başka alanlarda da umutlanmak için yüreğim yeni heyecan dalgasıyla çarpmakta.

22 Mart 2014 Cumartesi

Selçuk'ta Bahar

Akhisar'dan sonra ablamı ve ağabeyimi görmek için Selçuk'taydım. Üzerimdeki kabanı  bir kenara fırlattım.Hemen doğayı görmek için sokaklara fırladık. Özlemişim ,geçmişin izleri sokaklarda.Tarih sokaklarda.Hava bahar gibi leylekler gelmiş. Bir yandan ruhumu dinlendirdim.



                                                   Bir yandan baharın güzelliği karşısında şaşırdık.
İkinci gün ne yapalım diye düşündük. Ev tren yoluna yakın atladık trene ver elini Aydın. Yolda olmak güzel.İnsanı dinlendiriyor.



 Aydın gezisi bittikten sonra dağa çıktık.Muhteşem manzara bizi bekliyordu.Pınar sularından içtik.Ablamın piknik ruhu ile hazırladığı çay ve kek ziyafeti yanında mücver ile harika bir zaman geçirdik.
                                        Yolculuğa çıkmış kaplumbağa objektiflerden kaçamadı.



                                                       Gözlerimiz bayram ,ruhumuz mutlu oldu


17 Mart 2014 Pazartesi

Yabancıyım buralarda

-Buraların yabancısın herhalde kızım?
-Yok ben buralıyım.
-Zeytinlerin fotoğrafını çekiyorsun da.
'Bir yerde yabancı olmak. Hele bu doğduğun kente olursa .' diye düşündüm. Gerçekten yabancı olmak mümkün mü? Çocukluğum, anılarım gözümün önünden geçiyor. Dışarıdan gelince daha iyi geziyorum kenti, tek başına amaçsız. Yeni sokaklar keşfediyorum. Doğanın uyanışını gözlemliyorum. Çocukların fotoğrafını çekiyorum.
-Teşekkürler yenge  diyor çocuklar. Ayakları çıplak, ismi Hülya.
- Üşümüyor musun ?
- Yok diyor güzel kız.
Ben sıkıca sarılıyorum paltoma. Ayakları çıplak kız, birinin kucağında kardeşi. Odunların üzerinde oturmuşlar. Sıcağı arkalarına almışlar. Tek eğlenceleri bu.
Kentin sokaklarını dolaşıyorum. Bu kent benim sığınağım. Sakinliğim. suskunluğum. Hemen arkadaşlar aranıyor. Öğretmen evinde buluşmalar. Özlemler gideriliyor. Çocukluk arkadaşı, üniversite arkadaşı, komşu derken ; sırayı akrabalar alıyor. Teyzemde annemin izini arıyorum. Balköpüğü gözlerde buluyorum annemi. Amcamda babamın izini arıyorum. Hem benziyor hem de benzemiyor. Çok yaşlanmış diyorum. Babamın neşesi olmalı bir yerlerde. Kardeşlerimle görüşüyorum. Ne zaman yıprattı bu yıllar bizi diyorum. Yüzümdeki çizgiler geçmiş yıllardan anı olarak kalıyor bana. Teşekkürler diyorum gelinimize.   Kentten gitme vakti yaklaştıkça içimi hüzün kaplıyor. Daha görmek istediğim kişiler var diyorum. Ya da gezilecek sokaklar. Bir sonraki gelişime saklıyorum kendimi. Hoşçakal Akhisar .





13 Mart 2014 Perşembe

havada kar kokusu

Havada kar kokusu var. Bahar ayında kar. Ağaçlar çiçeğe durdu. Üzerlerine kar yağdı. İlk değildi. Yinede bahar baharlığını yaşamalı. İstemekle olmuyor. Çocuklar ölmesin diyoruz. Çocuklar ölüyor. İnsanları suçsuz yere hapishanelere  atılmasın diyoruz , atılıyor. Dillerimizde özgürlük şarkıları. Yüreklerimiz yanıyor. Baharın içinde kara kış ne arıyor diyoruz. Bu kadar hızlı değişime ayak uydurmaya çalışmaktan yoruluyoruz. Tam kendimizi alıştırmışken güneşin sıcaklığına yüreklerimiz buz bağlıyor, donmaya başlıyoruz. Bu duruma rağmen  kararan ruhların aydınlanmaya ihtiyacı var  Zambak çiçeği ruhumu aydınlatıyor. Mart ayında canlı renkleri ile parıldamaya devam ediyor.

Üç kozalak iki taş

                                                                                           Spderman                                         ...